1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü
1 Mayıs nedir, ilk ne zaman kutlanmıştır, dünyada ve ülkemizde tarihçesi nasıl işlemiştir diye şöyle küçük bir araştırma yaptığımızda işçi ve emekçilerin dayanışma, birlik ve haksızlıklarla mücadele amacıyla seslerini duyurmaya çalıştıkları 1 Mayıs’ın, dünyada 1856 yılında Avustralya’da taş duvar ustaları ve inşaat işçilerinin günde on iki saat haftada altı gün olan mesai koşullarının günde sekiz saate indirilmesi talebiyle yürümesi ile doğduğunu görmekteyiz.
Peki ya 1 Mayıs ülkemizde ilk olarak ne zaman kutlanmıştır sorusunun yanıtına gelecek olursak; ülkemizde resmi olarak ilk kez 1923’te İşçi Bayramı olarak kutlandığını, 2008 yılında Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlanmasının kabul edildiğini ve 2009 yılında TBMM’de çıkarılan yasa ile resmi tatil olarak belirlendiğini görmekteyiz.
Bu kararla birlikte sendika ile sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin katılımıyla Taksim’de yapılan kutlamalar, daha sonraki dönemde Taksim Meydanı’nda kutlamalara izin verilmemesi sebebiyle İstanbul’un farklı ilçelerinde ve Anadolu’nun farklı illerinde kutlanmaya başlandı.
Yani hem dünyada hem de ülkemizde işçilerin adil gelir dağılımı ve insanca çalışma ve yaşama haklarının sağlanması için 1 Mayıs günü kutlamalar düzenlenmekte, bu kutlamalar sırasında işçi hakları ana fikirli konuşmalar yapılmaktadır.
Bir üretimin temel faktörlerinin başında gelen emek (işgücü), insanın beyin ve vücut çabasını kapsamaktadır. Alın teri diye de adlandırdığımız faktör tam olarak bu noktada aklımıza gelen ve kutsallığı tartışılamayacak kadar önemli bir kavramdır. Kendisine teslim edilen işin sorumluluğu içerisindeki emek sahibi işçinin, haklarının korunması hatta yeri ve zamanı geldiğinde savunulması, can güvenliğinin ve eşit sosyal haklara sahip olmasının sağlanması gibi talepler en doğal haklarıdır. Gerek beyin gerekse vücut gücüyle üretimde önemli yerde bulunan işçilerin maddi-manevi, sosyal-psikososyal durumları ve bu durumların sonuçları işgücü kalitesini önemli miktarda etkilemektedir. Pek tabii ki temel haklarının korunma altında olduğu düşüncesi işçiyi, daha verimli ve kaliteli çalışmaya sevk edecek, bu da üretimin sağlam temeller ile başlamasını sağlayacaktır. Ancak hayat standardının yükseltildiği, can ve mal güvenliğinin sağlandığı, sosyal haklarının korunduğu bir ortamda işgücü sahibinden üretimin hangi aşamasında olursa olsun bilgisini, enerjisini daha verimli kullanması beklenebilir.
Bu noktada, kendilerine sorulduğunda saydıkları talepler farklı olsa da, aynı paydada buluştukları, seslerini duyurmaya çalıştıkları, haklarının korunmasını istedikleri “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” ülkemizde ve dünyada kutlanmaya devam edilecektir.
Temennimiz geçmişte acı ve kanlı olaylara, maddi-manevi zarar ve kayıplara maalesef ki tanık olduğumuz 1 Mayıs’ın dayanışma ve hoşgörü içinde, hak ararken haksızlıklara mahal verilmeden kutlanmasıdır.