Babalar Günü
Baba; kiminin yüzünde çiçekler açtırırken kiminin kalbindeki yara.
Babalar günü, ilk olarak 1909’da Washington’da yaşayan Sonoro Smat Dodd tarafından kutlandı. Babası bir Amerikan gazisi olan Dood’un annesi de altıncı kardeşlerini dünayaya getirirken vefat etmiştir. Bunun üzerine Sonoro’nun babası William Smart yeni doğmuş bebeğine ve diğer beş çocuğuna kendisi bakmıştır. Bunun ne kadar büyük bir fedakarlık olduğunu fark eden Sonoro, babası için özel bir gün düzenlemek istemiştir. Babası haziranın ikinci haftası doğan Sonora, ona özel kutlama yapmak istemiştir fakat doğum gününden bir hafta sonraya yani bizim ve hemen hemen tüm ülkelerin kutladığı tarih olan haziranın üçüncü haftasına hazırlıklarını yetiştirebilmiştir. Ve bu kutlamalar her yıl haziranın üçüncü haftası devam ederken 1966’da Başkan Lyndon Johnson, haziran ayının üçüncü pazarını resmi olarak babalar günü olarak ilan etmiştir. Bu durum Katolik Hristiyanlarda biraz daha farklıdır çünkü onlar dini anlamda, İsa’nın babası adına 19 Mart’ta kutlamaktadır.
Bizim toplumumuz açısından babalar gününü ele alacak olursak maalesef anneler günü kadar kutlandığını düşünmediğim bir gün. Çünkü toplumumuzda her kesimde olmasa da çoğu kesimimizde babaların çocuklarına olan sevgisini göstermesi, öpüp koklaması hep ayıp karşılanmış olmasıyla beraber çocuklar ve babaları arasında annelere göre hep biraz daha mesafe vardır. Baba her zaman seven ama sevgisini gösteremeyen taraf olarak kabul edilegelmiştir. Ama bizim inandığımız ise babaların çocuklarından duyacakları “seni seviyorum baba” cümlesine ihtiyaçları varken çocukların da babalarına sarılmaya öpüp koklamaya ihtiyacı vardır. Bu babalar günü bir fark yaratarak babanıza onu ne kadar sevdiğinizi söyleyebilirsiniz. 🙂
Tabi ki babamızı yılda sadece bir gün hatırlamak olmaz her gün ona olan sevgimizi dile getirmeli ve fedakarlıkları için minnettarlığımızı göstermeliyiz. Ama yeni dünya düzeninde kendimize bile vakit ayıramadığımız bu zamanlarda bize bir günde olsa hatırlatılan babalarımızı kendi günlerinde hatırlayıp, hediyeler almak, kısa bir zaman da olsa babamızla vakit geçirmek ona verebileceğimiz küçük ama kıymetli mutluluklar olacaktır. Babalarımızla beraber aktiviteler de yapabiliriz. Bunlar; beraber bir orman yürüyüşü, bir pazar kahvaltısı, bir sahil gezintisi, bir müze ziyareti, beraber güzel bir film izleme veya beraber eski albümleri karıştırmak olabilir. Bu kısacık anları daha derin ve anlamlı kılmak için telefonumuzdan ve kafamızı meşgul eden geri kalan her şeyden uzaklaşarak gerçekleştirebilirsek hem babamızın hem kendimizin açısından eşsiz bir zaman olacaktır.
Tavsiye bölümünde söylemek istediklerim ise; bu babalar gününde bir fark yaratın ve yukarıda değindiğim bir etkinliğe ya da onlardan biri olmasa da kendi düşündüğünüz istediğiniz bir etkinliğe gerçekten zaman ayırın. Ve o gün babanıza karşı ifade edemediğiniz içinizde kaldığını düşündüğünüz tüm duygu ve düşüncelerinizi dile getirin, kendinizi ifade etmenin yanı sıra onun da sizi anlamasını ya da onun da kendini ifade etmesini sağlayarak varsa aranızdaki iletişim sorunun üstesinden gelerek daha sağlıklı bir iletişim sağlayabilirsiniz. Kim bilir belki de yeni başlangıçlar için bir fırsattır bu “babalar günü”.
Nice babalar gününü babalarımızla görmek dileğiyle 🙂